ÇAKALLARıN SESSIZLIğI

Soykırım suçlamasıyla uluslararası mahkeme tarafından sanık sandalyesine oturtulması mahkemenin gündeminde olan bir şakinin, ABD Kongresi'nde ederi çek kağıdındaki beş ya da altı haneli rakamlardan ibaret olan senatörler tarafından ayakta alkışlanması hayal kırıklığı oluşturmuş.

Açıkçası şaşkınlığım zirve yapmış durumda.

Neden mi?

Yahu, Lindsey Graham'ın başını çektiği 12 ABD senatörü, uluslararası adalet divanına açık açık bir mektup yazarak mahkemeyi alenen tehdit etmedi mi?

Etti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han ise bir televizyon kanalına çıkıp açıkça 'Bir devlet başkanı benimle konuştu ve çok iyi biliyorsunuz ki bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için kurulmuştur' dedi diyerek açıklamalarda bulunmadı mı?

Bulundu.

Daha sonra Netanyahu katıldığı bir programda 'tutuklanmaktan korkmuyor musunuz?' diye soran muhabire 'ben niye korkacağım, UCM yargıçları korkmalı' demedi mi?

Dedi.

UCM yargıçları için MOSSAD'ın kaç tane girişimde bulunduğunu hep beraber öğrenmedik mi?

Öğrendik.

Beyaz Saray sözcüsü John Kirby sıkılmadan kameraların karşısına geçip, Gazze'de hayatını kaybetmiş ve soykırıma konu olabilecek tek bir sivilin olmadığını ilan etmedi mi?

Etti.

Bunlar sadece 7 Ekim tarihinden bu yana yaşananlar. Elbette tarihsel düzlemde geriye doğru gittiğinizde karşılaşacağınız manzara bugün yaşananlar ile mukayese dahi edilemez.

Gelelim içeriye.

Batı adına oturdukları sırça köşklerinden bu milletin evlatlarına vaaz edenlerden olan bitene dair tek bir kelam duyabiliyor muyuz?

Mesela Namık Tan'ın ABD Kongresi'nde yaşanan bu gelişmelere dair bir paylaşımı oldu mu?

Olmadı.

Ama İran'ın İsrail'e davul ve zurna ile yaptığı kamikaze drone saldırısı sonrası 'F-35'ler dün gece sinek avlar gibi drone ve füze düşürdüler. Birilerinin kulakları 'biz ne yaptık' nidalarıyla epey çınlamıştır, herhalde...' diye ABD borazanı olarak devreye girmekte gecikmemişti Tan.

Ya ABD merkezli fonlardan fonlanan Ruşen Çakır ve dijital medya mecrası bu konuya dair ne yazdı dersiniz?

Fondaş Ruşen o sıralarda 'Nihayet Obamalar da Harris'e desteklerini açıkladı' diyerek ıslık çalan paylaşımlar yapıyordu.

Misallerin sayısını artırmak mümkün ve bizim asıl bu içeride verilemeyen tepkilere odaklanmamızın daha büyük önem ihtiva ettiğini düşünenlerdenim çünkü verilen hibrit mesajlar birçok vatan evladının kafasını karıştırmakta son derece etkin oluyor.

Bundan sonraki yazılarımda da varlığını efendileri için feda etmeye hazır; derisi siyah, maskesi beyaz Frantz Fanon karakterlerine sıklıkla temas edeceğim.

Devletin en itibarlı makamlarını kendileri için 'ab initio' yani başlangıçları olan doğum ile kendilerine bahşedilmiş tabii bir hak olduğuna inanan bu kitle, Batı adına eskisi kadar millete rahat vaaz verememekten mustarip.

Bu yüzden mesajlarını şimdilik hibrit bir tarzda vermeye ya da çocuk katili Netenyahu'nun efendilerinin kongrelerinde ayakta alkışlandığı dönemlerde ıslık çalarak zamana oynamaya gayret ettiklerine şahit oluyoruz.

EKRANLARDA YENİ GÖREVLENDİRMELER

Trump'a yönelik suikast başarılı olmayınca, Biden zorlanarak adaylıktan el çektirildi ve Kamala Harris'in adaylıkta önü açıldı. Trump'ın seçim yarışında önde olduğu zamanlarda kullanışlı aparatlarını çekmecelerinde tutan akıl, Kamala Haris'in adaylığı ile birlikte bu aparatlarını tekrar vizyona sokulacaklardır.

Bu taife bu sefer rahatça, 'ABD demokrasinin beşiğidir' tarzında lakırdılar edemeyecek olsa da buna yakın mahcup ifadelerle ekranlarda yakında ısınma turlarına başlayacaklardır.

2024-07-27T04:07:00Z dg43tfdfdgfd